Dalga enerjisi, denizlerde ve okyanuslarda oluşan dalgaların hareketinden elde edilen bir yenilenebilir enerji kaynağıdır. Bu dalgalar esasen rüzgârın deniz yüzeyine aktardığı enerjinin sonucunda ortaya çıkar. Rüzgârın etkisiyle başlayan bu hareket, deniz akıntıları, gelgitler ve dalga döngüleri aracılığıyla sürekli olarak yenilenebilir.

Özünde dalga enerjisi, yoğunlaştırılmış bir güneş enerjisi formu olarak düşünülebilir. Güneş ışınları yeryüzüne ulaştığında atmosferde farklı sıcaklık dağılımları oluşturur. Sıcaklık farkları, havanın yüksek ısıdan düşük ısıya doğru hareket etmesine neden olur ve bu hareket de rüzgârı meydana getirir. Rüzgârın deniz yüzeyiyle teması, enerjinin bir kısmını suya aktararak dalgaların oluşmasına yol açar. Bu nedenle okyanuslar, güneş ışınlarının taşıdığı muazzam enerjiyi depolayan doğal bir sistem gibi çalışır.

Dalgalar açık denizlerde büyük mesafeler kat edebilir ve enerjilerini kaybetmeden ilerleyebilir. Ancak kıyıya yaklaştıkça su derinliği azaldığından dalganın hızı düşer, buna karşın yüksekliği artar. Son aşamada kıyıya çarpan dalgalar, sahip oldukları kinetik enerjiyi boşaltır ve döngü tekrar başlar.

Dalga Enerjisinin Önemi

Rüzgârın deniz ve okyanuslarda oluşturduğu dalga hareketlerinden doğan bu enerji türü, dünyanın suyla kaplı geniş yüzeyi düşünüldüğünde büyük bir potansiyele sahiptir. Artan enerji talebini karşılamak için dünya genelinde farklı projeler yürütülmekte, dalga enerjisi de bu süreçte özel bir araştırma alanı olarak öne çıkmaktadır. Özel türbinlerle elektriğe dönüştürülebilen bu enerji, doğrudan kullanılabilir ve tükenmez bir kaynak sunar.

Dalga Enerjisinden Elektrik Üretimi

Denizlerin ve okyanusların yüzeyinde oluşan dalgalar, sahip oldukları devasa enerji potansiyeliyle geleceğin temiz enerji kaynakları arasında önemli bir yere sahip. Dalga enerjisi sistemleri, temel olarak suyun kaldırma kuvvetinden (Arşimet Prensibi) ve yer çekimi etkisinden faydalanarak çalışır. Ancak dalgaların büyüklüğü, frekansı ve bulundukları bölgenin özellikleri farklılık gösterdiği için, her koşula uyum sağlayan tek bir teknoloji henüz geliştirilebilmiş değil. Bu nedenle farklı lokasyonlara özel, farklı prensiplere dayalı santraller kullanılıyor.

Dalga enerjisi santralleri genel olarak üç grupta inceleniyor:

  1. Kıyı şeridinde (Shoreline) kurulan sistemler,
  2. Kıyıya yakın (Near Shore) uygulamalar,
  3. Açık deniz (Offshore) çözümleri.


Dalganın sahip olduğu enerji miktarı ise esasen dalga yüksekliği ve dalga sıklığı ile belirleniyor. Yani her bir dalga, doğru teknoloji ile değerlendirildiğinde elektrik üretimi için kullanılabiliyor. Bu da dalga enerjisinin en büyük avantajlarından biri olarak öne çıkıyor.

Kıyı Şeridinde Kullanılan Sistemler

Kıyıya sabitlenen ya da zemine gömülü halde kurulan bu sistemler, inşaat ve bakım maliyetleri açısından daha avantajlıdır. Ayrıca derin sularda kullanılan uzun kablolara gerek duymazlar. Ancak dalgaların kıyıya ulaştığında enerjisini bir miktar kaybetmesi, bu sistemlerin verimliliğini düşürebiliyor. Jeolojik yapı, gelgit hareketleri ve kıyı koruma düzenlemeleri de bu uygulamaların yaygınlaşmasını sınırlayan etkenler arasında.

Başlıca kıyı şeridi uygulamaları şunlardır:

Salınımlı Su Kolonu (OWC): Dalgaların yarattığı basınçla hava sıkıştırılır ve bu hava türbinleri döndürerek elektrik üretir. Özel tasarımlı Wells Türbini sayesinde dalgalar hem giriş hem çıkış sırasında enerjiye dönüştürülebilir.

Daralan Kanal Sistemi (TAPCHAN): Geniş ağızlı, dar çıkışlı kanallar sayesinde dalga yüksekliği artırılarak su bir haznede toplanır. Daha sonra türbinlerden geçirilerek elektrik üretilir. Hareketli parça sayısı az olduğu için bakım maliyetleri düşüktür. Ayrıca depolama imkânı da sağlar.

Pendular: Deniz yüzeyine açılan dikdörtgen yapılarda, dalgaların etkisiyle hareket eden hidrolik pompalar aracılığıyla enerji üretimi gerçekleştirilir.

enerji üretebilen deniz dalgaları görünen deniz görseli


Kıyıya Yakın Sistemler

Deniz tabanının 10 ila 25 metre derinliğe ulaştığı bölgelerde uygulanan bu yöntemler, kıyı şeridine göre daha güçlü dalga enerjisinden faydalanabilir.

Osprey: Hidroelektrik santrallerin prensibiyle çalışır. Deniz altındaki akıntıları kullanarak türbinleri döndürür. Rüzgar türbinleriyle birlikte kullanıldığında daha dengeli ve güçlü bir enerji üretimi sağlar.

Oyster Dalga Enerji Dönüştürücüsü: İstiridyeye benzeyen bu sistemin hareketli kapağı dalgaların etkisiyle açılıp kapanır. Kapağa bağlı pistonlar deniz suyunu yüksek basınçla karaya pompalar. Karada bulunan türbinler de bu suyu kullanarak elektrik üretir. Böylece enerji, doğrudan karada üretilmiş olur.


Açık Deniz (Offshore) Sistemleri

40 metre ve daha derin bölgelerde kurulan offshore sistemler, dalgaların en güçlü haliyle kullanılmasını sağlar. Ancak bu teknolojilerin en büyük dezavantajı, elektriği karaya taşımak için uzun kablolara ihtiyaç duymasıdır.

Başlıca sistemler şunlardır:

McCabe Dalga Pompası: Birbirine bağlı üç büyük dubadan oluşur. Dalga hareketleriyle dubalar arasındaki mesafe değiştikçe hidrolik pompalar çalışır ve enerji üretilir.

OPT Dalga Enerji Dönüştürücüsü (WEC): Tabanı açık, üstü kapalı silindirik bir yapıdır. İçindeki yüzer eleman dalgalarla hareket eder ve hidrolik pompalar sayesinde elektrik üretimi gerçekleşir.

Pelamis: Menteşelerle birbirine bağlanmış silindirik bölümlerden oluşan eklemli bir yapıdır. Dalgaların eklem noktalarını hareket ettirmesiyle pompalar çalışır ve elektrik jeneratörleri devreye girer.

Arşimet Dalga Salınımı: Şamandıraya benzeyen büyük silindirik yüzücüler dalgalarla yukarı-aşağı hareket eder. Bu hareketler de enerji üretim mekanizmasını tetikler.

Dalga enerjisi tesisleri, dalgaların yoğun ve güçlü olduğu kıyılarda daha verimli şekilde çalışır. Bu nedenle yer seçimi yapılırken mevsimsel değişiklikler, rüzgâr istatistikleri ve dalga yönleri gibi veriler dikkate alınır. Sürekli dalga alan bölgeler potansiyel açısından elverişli olsa da fırtına riski yüksekse tesislerin zarar görmemesi için ek önlemler alınmalıdır. Dalga gücünü ölçmek amacıyla “dalga çiftlikleri” kurulup elde edilen veriler incelenir. Böylece hem dünya çapında hem de Türkiye’de en uygun bölgeler belirlenebilir ve gerçek enerji kapasitesi ortaya çıkar.

Dalga Enerjisinin Avantajları ve Dezavantajları

Dalga enerjisi, yenilenebilir ve tükenmez bir kaynak olmasıyla öne çıkar. Fosil yakıtlara alternatif çevre dostu bir çözüm sunar ve sera gazı salınımına yol açmaz. Kıyı ülkeleri için enerji bağımsızlığı sağlaması da önemli bir avantajdır.

Buna karşılık, sistemlerin kurulum ve bakım maliyetleri yüksektir. Ayrıca deniz ekosistemine zarar verme riski vardır; deniz tabanında yaşayan türlerin yaşam alanı bozulabilir veya balıkların göç yolları etkilenebilir. Enerji üretimi de dalga ve hava koşullarına bağlı olarak dalgalanabilir.

Tüm bu sınırlamalara rağmen, teknoloji geliştikçe dalga enerjisinin enerji dönüşümünde daha büyük bir rol üstlenmesi beklenmektedir.

Dünya’da ve Türkiye’de Kullanımı

Dalga enerjisi özellikle dalga hareketlerinin yoğun olduğu kıyı ülkelerinde kullanılmaktadır. İskoçya’da geliştirilen Pelamis sistemi, dalgaların hareketiyle esneyen bağlantı noktaları sayesinde hidrolik pompaları çalıştırarak elektriğe dönüştürülen başarılı bir örnektir. Portekiz’deki Aguçadoura tesisi ise ticari ölçekte faaliyete geçen ilk dalga enerjisi santrali olarak öne çıkar. Avustralya da çok sayıda proje ile bu alanda ilerleme kaydetmektedir.

Çevre dostu yapısıyla sürdürülebilir enerji seçenekleri arasında önemli bir yere sahip olan dalga enerjisi, üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye için de dikkat çekici bir potansiyel barındırır. Türkiye’de dalga enerjisi gelişim sürecindedir.

Ülkemizde bu enerjiye uygun alanlar arasında özellikle Karadeniz’in batısı, İstanbul Boğazı’nın kuzey kesimi, Ege kıyılarının güneybatısı ile Marmaris ve Finike arasındaki bölgeler öne çıkar. Akdeniz kıyıları bu alanda potansiyele sahiptir. Özellikle Karadeniz’in rüzgârlı yapısı, Ege kıyılarının dalga düzeni ve İzmir ile Çanakkale gibi şehirler bu konuda öne çıkmaktadır.


Dalga enerjisi, güneşin ve rüzgârın doğal etkileriyle ortaya çıkan, tükenmez ve çevre dostu bir enerji kaynağıdır. Bu enerji türünün bazı teknik ve ekonomik zorlukları olmasına karşın gelişen teknolojilerle birlikte hem dünyada hem de Türkiye’de enerji çeşitliliği içinde daha önemli bir yere sahip olması beklenmektedir.

Paylaş:
Monay Uygulamasını İndir