Mikroplastiklerin İnsana ve Çevreye Zararları Nelerdir?
Mikroplastik, 5 mm'den küçük plastik parçacıklarına denir. Gözle görülmeyen bu plastikler canlılara ve çevreye zarar verir. Bu yazımızda mikroplastiklerin nasıl oluştuğunu, zararlarını ve çözüm yollarını inceledik.
Plastik kirliliği, günümüzün en büyük çevre sorunlarından biri haline gelmiş durumda. Mikroplastikler ise bu kirliliğin gizli yüzünü temsil ediyor. Peki, mikroplastikler nedir ve çevreye nasıl zarar veriyor? Bu soruları anlamak için mikroplastiklerin tanımına, nasıl ortaya çıktığına ve etkilerine yakından bakalım.
Mikroplastik Nedir?
Mikroplastik terimi ilk olarak 1968 yılında ABD Hava Kuvvetleri tarafından yapılan bir raporda yer aldı. Başlangıçta plastiklerin deformasyonu sonucu oluşan küçük parçacıklar olarak tanımlandı. Ancak, 2004 yılında deniz biyoloğu Richard Charles Thompson bu terimi daha net bir şekilde ortaya koydu ve 5 mm'den küçük plastik parçacıklarına "mikroplastik" adını verdi. Bugün kabul edilen tanıma göre mikroplastikler, çevrede yaygın olarak bulunan 5 mm’den küçük plastik parçalarıdır.
Mikroplastikler, sucul ortamlarda ve kara ekosistemlerinde hızla yayılan, genellikle gözle görülmeyen plastik kirlilik kaynaklarıdır. 1972'de Sargasso Denizi'nde ilk kez mikroplastiklerin bulunduğu rapor edildi ve o zamandan beri bu kirlilik hızla artış gösterdi. Mikroplastiklerin boyutları farklılık gösterir: 1 mm’den küçük olan nanoplastiklerden 5 mm’ye kadar değişen geniş bir yelpazede sınıflandırılır.
Mikroplastiklerin Kaynakları
Mikroplastikler iki ana kategoriye ayrılır: Birincil ve ikincil mikroplastikler.
Birincil mikroplastikler, özellikle sanayi tarafından üretilen küçük plastik parçalarıdır. Kozmetiklerde, kişisel bakım ürünlerinde, temizlik maddelerinde ve kumlama makinelerinde kullanılan mikro boncuklar bu gruba girer. Ayrıca, tekstil sektöründe kullanılan sentetik elyaflar ve plastik üretiminde kullanılan hammaddeler de birincil mikroplastik kaynakları arasında yer alır. Bu küçük parçalar, rüzgar, kanalizasyon suları ve diğer taşıyıcılarla doğaya yayılır ve denizel ya da tatlı su ekosistemlerine karışır.
İkincil mikroplastikler, daha büyük plastik parçalarının çevresel etkilerle bozulması sonucu ortaya çıkar. Plastik torbalar, şişeler, halatlar ve ağlar gibi nesneler, güneş ışığı, dalgalar ve diğer mekanik süreçlerle küçük parçalara ayrılır. Örneğin, yapılan bir çalışmada bir polistiren kahve bardağının kapağının UV ışığına maruz bırakıldığında milyonlarca nanoparçacığa ayrılabileceği gösterilmiştir. Bu parçacıklar, deniz canlıları tarafından kolayca yutulabilir ve besin zincirine karışarak tüm ekosistemi olumsuz etkileyebilir.
Mikroplastiklerin Çevresel ve Biyolojik Etkileri
Mikroplastikler, hem sucul hem de kara ekosistemlerine ciddi zararlar verir. Plastik parçacıklarının çevreye yayılması, özellikle deniz canlıları için ölümcül olabilir. Yapılan araştırmalar, 2000'den fazla deniz canlısının mikroplastiklerden doğrudan etkilendiğini göstermiştir. Midesinde plastik parçaları bulunan kuşlar, balıklar ve deniz kaplumbağaları bu kirliliğin en bilinen kurbanlarıdır.
Mikroplastikler yalnızca fiziksel hasar vermekle kalmaz, aynı zamanda kimyasal olarak da canlılar üzerinde olumsuz etkiler yaratır. Plastikler, üretim aşamasında kullanılan kimyasalları çevreye salabilir. Örneğin, polikarbonat üretiminde kullanılan Bisfenol A (BPA) ve polistiren içinde bulunan stiren, insan sağlığı üzerinde endokrin bozucu etkiler yaratabilir. BPA’nın insan vücudunda idrar, kan ve doku örneklerinde bulunabileceği gösterilmiştir ve bu durum üreme sağlığı üzerinde olumsuz sonuçlar doğurabilir.
Mikroplastiklerin İnsan Sağlığına Etkileri
Mikroplastikler, yalnızca deniz canlılarını etkilemekle kalmaz, aynı zamanda insan sağlığı için de ciddi tehdit oluşturur. Mikroplastikler yiyecekler, içecekler ve solunum yoluyla insan vücuduna girebilir. Özellikle deniz ürünleri tüketen bireyler bu kirlilikten doğrudan etkilenir. 2021 yılında yapılan bir araştırmada, hamile kadınların plasentalarında mikroplastik parçalarının bulunduğu ortaya çıkmıştır. Bu bulgu, mikroplastiklerin insan vücudunda yayılabileceğini ve hatta doğmamış bebeklere bile zarar verebileceğini göstermektedir.
Mikroplastik Kirliliğiyle Mücadele
Mikroplastik kirliliği, küresel bir çevre sorunudur ve bu kirliliği önlemek için birçok farklı yaklaşım geliştirilmiştir. Atık su arıtma tesislerinin mikroplastikleri etkin bir şekilde filtrelemesi, plastik kullanımının azaltılması ve geri dönüşüm süreçlerinin iyileştirilmesi bu kirlilikle mücadelede atılacak önemli adımlardır. Ayrıca, bireylerin bilinçli plastik tüketimi ve sürdürülebilir alternatiflere yönelmeleri, çevre üzerindeki mikroplastik baskısını hafifletebilir.
Mikroplastikler, günümüzün en büyük çevresel tehditlerinden biridir. Denizlerden karasal ekosistemlere kadar her yerde bulunan bu küçük plastik parçaları, yalnızca çevreyi değil, insan sağlığını da tehdit eder. Mikroplastik kirliliğinin önlenmesi ve zararlarının azaltılması için hem bireysel hem de küresel çapta daha fazla farkındalık yaratılması ve eylemler geliştirilmesi gerekmektedir.